Milli Mücadele günlerini, Kuvâyi Milliye direnişini, 19 Mayıs 1919’un tarihimizdeki yerini, 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (O dönemki adıyla Büyük Millet Meclisi) kuruluşunun önemini ilkokul sıralarından itibaren, Kurtuluş Savaşı başlığı altında öğrenmeye başlarız. Yaşadığımız adaletsiz düzenin devamına hizmet eden resmi tarih müfredatı ve dışına çıkmayan/çıkamayan öğretmenler yüzünden lise çağına kadar yüzeysel bilgilerle, belirli günlerin tarihlerini, kongrelerin sonuçlarını ezberleyerek geliriz. Hatta birçoğumuz üniversite yılları da dâhil olmak üzere, o çok zor zamanlara dair hamasi sözler dışında farklı bir bakış açısı geliştirebilecek, neden-sonuç ilişkileriyle birlikte kapsamlı bir değerlendirme yapabilecek birikime sahip olamayız. Çünkü eğitim hayatımız boyunca sadece ezber yapıp şanlı tarihimizle övünmemiz gerektiği söylenir bize. Öğrencilerini hazır bilgi küpleri haline getirmek yerine, düşünen, sorgulayan bireyler yetiştirmeye çalışan öğretmenl...
Tiyatro, sinema ve kitap eleştirileri