Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Nisan, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Simirna Kızılı: Ekim Devrimi, Mondros, işgal yılları ve güzel İzmir!

Suphi Varım’ın “Simirna Kızılı” isimli romanı, Labirent Yayınları tarafından Nisan 2016’da yayımlandı. İsminden de anlaşılacağı üzere bu romanın ana mekânı İzmir. Simirna, daha doğrusu Smyrna (Yazar, okuduğumuz gibi Türkçeleşmiş haliyle yazmayı tercih etmiş) İzmir’in eski adı. Hatta Yunanlar, tarihlerinde çok önemli bir yeri olan kent için halen bu ismi kullanıyorlar diye biliyorum. Ayrıca, günümüzde Konak ilçesinin sınırları içinde kalan Antik kentin de adı Symrna. En baştan belirtmeliyim ki yazarla bu kitap sayesinde tanıştım. Önceki romanlarını da okuma isteği uyandıracak kadar keyif aldığımı söyleyebilirim bu politik polisiyeden. Nedenlerini aşağıda kısaca anlatmaya çalışacağım. Hikâye, Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan hemen sonra başlıyor ve Yunan Ordusu’nun  işgal etmek üzere İzmir’e çıkmasına kadar devam ediyor. Tabi bu arada İngiliz, Fransız ve İtalyan işgal kuvvetleri de şehirde kol geziyor. Trablusgarp, Balkan Savaşları, Birinci Dünya Savaşı derken bitap d...

İstanbul Film Festivali hangi İstanbul'da?

Hayat her ne kadar işsizlik, yoksulluk, savaşlar, katliamlar ile bizi buhranlara sürüklese de baharın gelişi ister istemez umut veriyor. İstanbul'da halen parçalı bulutlu günler yaşasak dahi bir parça güneş bile dışarı çıkmak için ikna edebiliyor insanı.Film festivalleri ise "havalar o kadar da güzel değil, salonları boş bırakmayın" dercesine bu mevsimde yoğunlaşıyor. Bu yıl 36. kez gerçekleşen İstanbul Film Festivali de geçen hafta başladı. Gerek ulusal-uluslararası yarışma seçkisi gerek özel gösterimleri ve etkinlikleriyle yine dopdolu bir program sunuyor. Festivalin merakla beklenen konuğu ise dünyaca ünlü tiyatro ve sinema oyuncusu, X Men serisindeki Magneto rolü, özellikle de Yüzüklerin Efendisi serisindeki Gandalf rolüyle hemen herkesin tanıdığı, Ian McKellen idi. Açılış gecesi onur ödülünü aldıktan sonra yaptığı konuşmadaki çeviri hatası çok tartışıldı ama daha sonra düzeltildi. Bu konuya yazının sonunda döneceğim. Bugün asıl paylaşmak istediğim konu, İsta...

Bir kadın işçinin trajikomik hikâyesi: Kul

Yeni bir haftaya İstanbul'da güneşli bir günle başlarken herkese merhaba! Geçtiğimiz günlerde tanınmış bir yayınevinde çalışan bir arkadaşımla tiyatro, sinema, edebiyat üzerine sohbet ederken, son yıllarda öne çıkan yerli yazarları daha çok okumam gerektiğini söyledi. Seray Şahiner'i özellikle tavsiye etti. Ben de tavsiyeye uyarak fazla vakit kaybetmeden yazarın yayımlanan son romanı Kul 'u edindim. Açıkçası Seray Şahiner'i daha çok gazeteciliğiyle biliyordum. Kendisini uzun zamandır sosyal medyada takip ettiğim halde herhangi bir kitabını okumamıştım. Halihazırda başka bir roman okuduğumdan  Şahiner'in edebi kimliğiyle tanışmak için birkaç gün daha geçmesi gerekti. Nihayet  Kul 'u okumaya başladım ve yazarın çok keyifli diliyle karşılaşınca daha ilk sayfalarda heyecanım ve merakım katmerlendi. Romanın başkarakteri, hayatını apartmanların merdivenlerini silerek kazanan temizlik işçisi Mercan. Aslında bu romanda başka herhangi bir karakter yok. Yazarın ...